Posted in books

SAPIENS

Valla bu kitabi o kadar begendim ki, ozetini yazarken kitabi yeniden yazdigimi farkettim! Biraz uzun oldu o yuzden soyle kisa bir icindekiler yapayim, siz ilgilendiginiz kisima atlamakta ozgursunuz:

  1. GIRIS: Insan irki’na giris
  2. ANATOMIK DEGISIMLER: Beyin’in, sinir aglari’nin, dogum kanali’nin evrimi
  3. NEDEN SOSYALIZ: Evrimde yatan sir
  4. GIDEREK ACIMASIZLASAN INSAN: Nasil cevreye, hayvanlara bu kadar duyarsiz hale geldik? Neden bugun birbirimizi olduruyoruz?
  5. KURGU GUCU: Insani diger memelilerden ayiran onemli bir ozellik
  6. YASASIN AVCI TOPLAYICI ZAMANLARIMIZ KAHROLSUN TARIMA GECIS
  7. HOMOSAPIENS: EKOLOJIK SERI KATIL
  8. TARIM DEVRIMI: TARIHIN EN BUYUK ALDATMACASI: Daha cok calisip daha kotu beslenen, guvenlik sorunu yasayan, alana saplanip ona muhtac kalan bir irka donusmek. Ama neden?
  9. EVCILLESTIRME: Bilinen ilk ‘evcil’ bugday ve hayvanlari evcillestirme sureci nasil gelisti? Zalim teknikler…
  10. TARIMA GECIS ‘BIZIM’ KULTURUMUZE BAKIS ACIMIZI DEGISTIRDI: Hem de nasil!
  11. BU KADAR FARKLI OLMAMIZA RAGMEN ‘ISBIRLIGI’NI NASIL SAGLIYORUZ?
  12. HAYALI DUZEN ISTEKLERIMIZI NASIL SEKILLENDIRIYOR?: Milletler, para ve din
  13. HAYALI HIYERARSILER: Kadin-erkek, irk kast ustunlugu vs. neden var?
  14. PARA: Nasil basladi, nasil gidiyor
  15. DIN: Neden?
  16. ASLINDA SAPIENS EN BARISCIL CAGINDA, UZULMEYIN! : Yazardan iyimser bir yaklasim
  17. MUTLU MU SAPIENS?: Bu kadar seyi bir amac icin yapiyor olmali Sapiens irki, peki amac mutlu olmak mi?
  18. SON SOZ

___________________________________

1. GIRIS

Tarihin akisini 3 onemli devrim sekillendirdi:

  1. Yaklasik 70 bin yil once baslayan Bilissel Devrim
  2. 12 bin yil once bunu hizlandiran Tarim Devrimi
  3. 500 yil once baslayan Bilimsel Devrim

Bu kitap, bu uc devrimin insanlari ve diger organizmalari nasil etkilediginin hikayesini anlatiyor.

Yalnizca 6 milyon yil once, tek bir disi maymunun iki kizi oldu. Bunlardan biri tum sempanzelerin atasi olurken, digeri de bizim buyukannemiz oldu.

Insanlar ilk olarak 2.5 milyon yil once Dogu afrika’da, “Guney Maymunu” anlamina gelen Australopithecus adi verilen bir maymun cinsinden evrimlesti.

Avrupa ve bati Asya’daki insanlar cogunlukla “Neandertaller” olarak adlandirilan Homo neandertalensis’e evrildiler. Asya’nin daha dogu bolgeleri “Dik Adam” anlamina gelen Homo erectus tarafindan mesken tutulmustu. Endinezya’daki Java adasinda  tropic yasama uygun Homo soloensis, denizlerin yukselmesi dolayisiyla yasanan kitliktan giderek cuce boyutlara evrilen Homo floresiensis olmuslardir.

human evrimi

Dogu Afrikada’ki evrim de durmadi. Insanligin besigi “Rudolg Golu Insani” anlamina gelen Homo rudolfensis, “Caliskan insan” Homo ergaster ve hic de alcak gonullu davranmayarak “Zeki insan” adini verdigimiz turumuz Homo sapiens gibi pek cok ture ev sahipligi yapti.

Yaklasik 2 milyon yil onceden 10 bin yil oncesine kadar dunya ayni anda pek cok insan turune ev sahipligi yapmistir.

2. ANATOMIK DEGISIMLER

Insanlarin diger hayvanlara kiyasla olaganustu buyuk beyinleri vardir. 60 kilogram agirligindaki memelilerin ortalama beyin hacmi 200 santimetre kuptur. En erken erkek ve kadinin, 2,5 milyon yil once beyinleri yaklasik 600 santimetre kuptu. Modern Sapiens’in ortalama beyniyse 1200-1400 santimetre kuptur. Neandertal beyni ise daha da buyuktu.

Ates beynimizi buyuttu…

Atesin en onemli katkisi pisirmekti. Insanlarin normalde sindiremedikleri – bugday, pirinc ve patates gibi – yiyecekler, pisirebilme becerisi sayesinde su anda beslenmemizin temelini olusturuyor.

Ates besinlerin kimyasini degistirmekle kalmadi, onlarin biyolojisini de degistirdi. Pisirmek, gidalarda bulunan parazit ve mikroplari yok ettigi gibi, insanlarin eskiden beri cok sevdigi meyve, kabuklu yemis, bocek ve lesler pisirildiklerinde daha rahat cignenip sindirilebiliyordu. Sempanzeler gunlerinin 5 saatini cig besinleri cignemeye harcarken, insanlarin pismis besinleri yemeleri icin 1 saat yeterli oluyordu.

Uzun bagirsaklar ve buyuk beyinler cok ciddi enerji tukettiklerinden, ikisine birden ayni anda sahip olmak cok zordur. Yiyecekleri pisirme, bagirsaklari kisaltip enerji tuketimini azaltarak, Neandertallerin ve Sapiens’in devasa beyinlerinin onunu acti.

Bununla ilgili cok guzel bir TED talk izlemistim ben. Isterseniz siz de bir goz atin:

Arkaik insanlar genis beyinlerinin bedelini iki sekilde odediler:

  1. Birincisi, gida ararken daha cabuk zaman harcadilar.
  2. Ikincisi, kaslari koreldi. Savunmadan egitime para aktaran bir yonetim gibi, insanlar bisepslerden noronlara enerji aktardilar.

Ellerimiz daha cok is yapabildikce, ellerin sahipleri de daha basarili hale geldiler, dolayisiyla evrimsel baski avuclarda ve parmaklarda daha yogun bir sinir agi ve kaslarin gelismesini sagladi.

brain evolution

Kadinlar daha da fazlasini  odemek zorunda kaldi. Dik bir durus daha dar kalcalar demekti ve bu da dogum kanalini daraltiyordu, ustelik ayni anda bebeklerin de beyni giderek buyuyordu. Zamanla erken dogum yapan kadinlar daha cok hayatta kaldilar ve daha cok cocuk sahibi oldular; dogal secilim bu sekilde erken dogumlara hayatta kalma sansi verdi. Boylelikle insanlar, diger hayvanlara kiyasla pek cok hayati oneme sahip sistemleri henuz tam olarak gelismemisken erken dogar hale geldiler. Bir tay dogumdan kisa bir sure sonra yuruyebilir, bir yavru kediyi bir kac haftalikken annesi yemek arayisina cikarak onu yalniz birakabilir. Insanlarin bebekleriyse yillarca bakim, yardim, koruma ve egitim icin buyuklere muhtactir.

3. NEDEN SOSYALIZ?

Bir cocuk buyutmek, ailenin diger uyelerinden ve kommsulardan surekli yardim almayi gerektirir, bu yuzden bir insani buyutmek icin butun kabileye ihtiyac vardir. Evrim boylelikle, guclu sosyal baglar kurabilenleri desteklemistir. Buna ek olarak, insanlar az gelismis olarak dogduklarindan diger tum hayvanlardan daha cok egitilebilir ve daha cok sosyal iliski kurabilirler.

4. GIDEREK ACIMASIZLASAN INSAN

1 milyon yil once yasayan insanlar, buyuk beyinlerine ve sivri taslara ragmen avci hayvanlardan korkarak , nadiren buyuk hayvanlar avlayarak yasadilar ve hayatta kalmalari bitki toplayarak, bocek yiyerek, kucuk hayvanlari avlayarak ve daha guclu hayvanlarin biraktigi lesleri yiyerek mumkun olabildi.

Ancak 400 bin yil once cesitli insan turleri buyuk av hayvanlarini avlamaya basladi ve ancak yuz bin yil once Homo Sapiens’in ortaya cikisiyla, insan besin zincirinde yukari zipladi.

energy-pyramid

Bu zincirde, orta siralardan yukariya dogru atilan bu buyuk adimin cok onemli sonuclari oldu. Piramidin tepesindeki aslan ve kopekbaligi gibi diger hayvanlar, bu pozisyona kademeli olarak milyonlaarca yil icinde yukselmisti. Bu yavas gecis, ekosistemin cesitli denge ve kontrol mekanizmalari ureterek , aslanlarin ve kopekbaliklarinin ortalikta teror estirmelerini engelledi. Aslanlar daha olumcul oldukca ceylanlar da daha hizli kosmaya, sirtlanlar daha iyi is birligi yapmaya, gergedanlar daha saldirgin olmaya basladi. Buna karsin, insan tepeye o kadar hizli cikti ki, ekosistemin gerekli ayarlamayi yapacak vakti olamadi, ve buna ek olarak insanlar da bu degisime ayak uyduramadi.

Daha yakin zamana kadar savanadaki orta halli yaratiklar oldugumuz icin hala korku ve endiselerle doluyuz, ve bu da bizi fazlasiyla zalim ve tehlikeli kiliyor.

maxresdefault
Vietnam savasindan bir kare. Insanoglu ne zaman bu kadar zalim oldu?

5. ‘KURGU’ GUCU, HAYVANLAR ALEMINDE BIZE HAS

Bildigimiz kadariyla sadece Sapiens hic gormedigi, dokunmadigi ve koklamadigi varliklar hakkinda konusabiliyor. Kurgular hakkinda konusabilme becerisi, Sapiens dilinin en ozgun yanidir. Ote yandan kurgu, sadece birseyleri hayal edebilmemizi degil, bunlari kolektif olarak yapmamizi da sagladi. Ortak mitler yaratiyoruz ve bu mitler Sapiens’s buyuk gruplar halinde esnek bir isbirligi yapabilme becerisi veriyor.

Sosyolojik arastirmalar dedikodu sayesinde birarada durabilen ‘dogal’ bir grubun sinirinin 150 kisi oldugunu gostermistir. Grup bundan buyuk oldugunda cogu kisi digerlerini ne yakindan taniyabilir ne de etkili bir sekilde dedikodu yapabilir (Blog yazari notu: O yuzden benim Facebook’umda yer alan 1800 arkadasim ‘dogal’ bir grup olusturmuyor 🙂 )

6. YASASIN AVCI TOPLAYICI ZAMANLARIMIZ KAHROLSUN TARIMA GECIS

Yazar neredeyse tum kitap boyunca tarim donemine gecisin ne kadar talihsiz bir karar oldugunu, insanlara geri adim attirdigini kanitlamaya calisiyor.

Bizim beynimiz hala aslinda avci toplayici zamanlar gibi dusunuyor. mesela baska bir kitapta okumustum: Baktigimiz yerlerde hemen yuze benzer sekilller farketme (mesela ay uzerinde veya elektrik outletinde) avci zamanlarimizda calilar arasinda av yuzu aramamizdan, ya da kaplan vs den korunmak amaciyla surekli etrafta bir yuz arayisimizdan gelir. Yuksek ve tiz sesler neden bizi cok rahatsiz eder? Mesela itfaiye ve ambulans, tahtaya yazan tebesir ya da mikrofondan cikan tiz ses. Cunku bir teoriye gore bebek aglama sesi oldukca tiz ve beynimiz bir anda ‘bir seylerin tehlikede olmasi’ hissi yaratiyor, tipki aglayan bir bebekteki gibi. Bir de bugun ki karbonhidrat ve seker zaafimiz. Avci toplayicilar surekli hareket halinde olduklarindan fazlasiyla enerjiye ihtiyac duyarlardi ve ucsuz bucaksiz yaylalarda, ormanlarda yururken ne zaman bir besin bulacaklarini bilmeleri imkansizdi. O yuzden bir incir agacina rast gelirlerse, tum agactaki meyveleri yerlerdi. Beynimizin karbonhidrat ve seker yedikce iyi hissetmeye evrilmesi beynin vucudu gelecekte olasi acliga karsi kurtarma cabasindan baska bir sey degil. Amma velakin beynimiz biraz geride, avci toplayici saniyor hala bizi.

Bunun nedeni, turumuzun tarihin neredesyse tamami boyunca avci toplayici olmasi. Besin ihtiyacimizi sehirlerde yasayarak kazandigimiz son 200 yil, cogu sapiens’in ciftci olarak yasadigi ondan onceki 10 bin yil, atalarimizin avcilik ve toplayicilik yaparak gecirdigi on binlerce yilin yaninda goz acip kapama suresidir.

Bugunku pek cok sosyal ve psikolojik ozelligimizin bu tarim oncesi cok uzun donemde olustugu one surulmektedir. Su anda sahip oldugumuz ortam bize onceki nesillerin sahip oldugundan cok daha fazla fiziksel kaynak ve uzun omur saglarken, bir yandan da siklikla yabancilasmis, depresif ve baski altinda hissettirmektedir. Bunun icin evrim psikologlarinin tavsiyesi bizi sekillendiren  avci toplayici donemi anlamak.

Tas Devri aslinda Tahta Devri olarak adlandirilmalidir, cunku bu donemde avci toplayicilar tarafindan yapilan aletlerin cogu tahtadan yapilmistir.

Avci Toplayici…

Insanlarinin buyuk cogunlugu bir kac duzine ya da en fazla bir kac yuz bireyden olusan kamplarda yasarlardi ve aralarinda hic hayvan yoktu. Kopek haric. Insanoglu’nun avci toplayiciyken ilk evcillestirdigi hayvan kopekti. 15 bin yillik bag, insanlarla kopekler arasinda insanlarka diger hayvanlar arasindakinden cok daha derin bir yakinlik ve karsilikli anlasma yaratti.

dogs
By Ed Yong, The Atlantic, June 2, 2016

Avci toplayicilarda mahremiyet ve yalnizlik yoktu. Arada biraraya gelseler de zamanlarinin cogunu birbirlerinden ayri disarda avlanarak gecirdiler. Sosyopolitik ilskiler duzensizdi, yerlesik sehirler yoktu. Sapiens genis alanlara cok seyrek bir bicimde yayilmisti. Tarim devrimi’nden once tum gezegendeki Sapiens sayisi Istanbul nufusundan azdi.

Tarim Devri ve Sonrasi  Avci Toplayici doneme kiyasla neden kotu?

Birey olarak bakildiginda avci toplayicilar tarihteki en becerikli ve bilgili insanlardi. : O donemde hayatta kalabilmek herkesin muhtesem zihinsel becerilere sahip olmasini gerektirirdi. Tarim ve sanayi ortaya cikinca insanlar hayatta kalabilmek icin giderek diger insanlarin becerilerine daha fazla guvendiler ve ’embesiller icin yeni firsatlar’ ortaya cikti. Uretim bandinda calisan bir isci olarak, siradisi olmayan genlerinizle hayatta kalabilir ve bunlari bir sonraki nesile aktarabilirsiniz.

Lutfen su kisa filme bir bakin, geldigimiz noktayi guzel anlatiyor:

Fosillesmis iskeletlerden elde edilen bulgular gosteriyorki eski avci toplayicilar aclik ve yetersiz beslenme sikintilarini kendilerinden sonra gelen koylulerden daha az cektiler, ayrica genellikle daha saglikli ve daha uzun boylu olduklari goruluyor.

Avci toplayicilarinin basarisinin sirri yiyeceklerinin cesitli olmasiydi. Ciftcilerse genellikle sinirli ve dengesiz beslenirler. Ozellikle modern oncesi caglarda tarim nufusunun aldigi kalorinin onemli kismi tek bir urunden gekirdi (bugday, patates ve pirinc gibi) ve bunlar da insanlarin ihtiyaci olan vitamin mineral ve diger besleyici seyler acisindan zayiftir.

cav-1-500x234

Ayrica, tarim topluluklari kuraklik, yangin veya depremler, yillik pirinc veya patates hasadini yok ettiginde mahvolurlardi.

Tarim ve Sanayi toplumlarini etkileyen bulasici hastaliklarin cogu (tuberkuloz, cicek ve kizamik gibi) evcil hayvanlarda ortaya cikmis ve insanlara Tarim Devrimi’nden sonra bulasmistir. Avci toplayicilar ise dogayi kucuk gruplar halinde gezerdi ve bu durum salginlarin surmesine engel olurdu.

Cogu arastirmaci animist inanclarin eski avci toplayicilarda yaygin oldugu konusunda birlesir. Animizm (Latince ruh anlamina gelen ‘anima’ dan) temel olarak yerin, her hayvanin, her bitkinin ve her doga olayinin farkindaligi ve hisleri olduguna ve insanlarla dogrudan iletisim kurdugu fikrine dayanir. Insanlarla diger varliklar arasinda bir fark olmadigi gibi bir hiyerarsi de yoktu. insan disi varliklar sadece insanin ihtiyacini gidermek icin degillerdi. dunyayi istedikleri gibi yoneten sonsuz guc sahibi tanrilar da yoktu. Dunya insanlarin ya da baska bir yaratigin etrafinda donmuyordu.

Modern oncesi tarim toplumlari teistti. Teizm (Yunanca tanri anlaminda ‘theos’ tan) evrensel duzenin insanlar ve ruhani varlik olan tanrilar arasindaki hiyerarsik iliski uzerine kurulu olduguna inanir.

7. HOMOSAPIENS: EKOLOJIK SERI KATIL

Insanlarin Avustralya’ya ilk seyahati tarihteki en onemli olaylardan biridir ve en az Kolomb’un Amerika’ya seyahati veya Apollo 11’in Ay’a gidisi kadar onemlidir. Ilk avci toplayicinin Avustralya sahillerine ayak bastigi an, Homo Sapiens’in ilk kez belirli bir kara parcasinda besin zincirinn en ustune tirmandigi ve artik dunyanin en tehlikeli hayvanlarindan biri halie geldigi andir.

Bir kac bin yil icerisinde neredeyse tum dev turler yokoldu. 50 kilogramdam daha agir 24 Avustralya turunun 23’u bugun yok (Asagidaki resimlemeler Avustralya Muzesi’nden alintidir).

Afrika ve Asya’nin buyuk hayvanlari insanlardan kacmayi ogrenmisti. Bu yuzden buyuk avci Homo Sapiens bu kitalarda oraya ciktiginda bu hayvanlar insana benzer yaratiklardan uzak durmalari gerektiginin farkindaydi. Buna karsin, Avustralya devlerinin kacmayi ogrenecek zamanlari yoktu.

Homo Sapiens, Kuzey Amerika’yi ele gecirdigi ilk 2 bin yil icinde memeli cinslerinin 47’sinden 34’unu kaybetti. Guney Amerika’da 60’tan 50’sini. Kilic disli kediler 30 milyon yil boyunca yasadiktan sonra yokoldular, tipki dev tembel hayvanlar, asiri buyuk aslanlar, Amerika’nin yerli atlari, yerli develeri, dev kemirgenleri ve mamutlari gibi.

Ne kadar cok turu ortadan kaldirmis oldugumuzu bilseydik, hala hayatta kalanlari korumak icin daha istekli olurduk.

Avustralya da cok koala olmasinin sirri…

45 bin yil once Avustralya’da okaliptus bitkisi nadir bulunurdu. Fakat Homo Sapiens‘in gelisi, bu tur icin altin bir cag baslatti. Okaliptusler yangina cok dayanikli oldugundan (Kokleri oyle, aslinda okaliptus cok cabuk alev alir) , diger agaclar ve calilar yok olurken okaliptusler genis alanlara yayildi. Bitki ortusundeki bu degisim bitki yiyen hayvanlarda ve otcullari yiyen etcillerde degisiklige yol acti. Neredeyse sadece okaliptus yapragi yiyen koalalar yeni topraklara dogru keyifle yayildi.

8. TARIM DEVRIMI: TARIHIN EN BUYUK ALDATMACASI

Eger zihinlerimiz eski avci toplayici zihni diyorsak, mutfagimiz da eski ciftcilerin mutfagidir.

Peki tarim devrimleri Ortadogu, Cin ve Orta Amerika’da ortaya cikti da Avustralya, Alaska veya Guney Afrika’da ortaya cikmadi? Sorunun cevabi cok basit: cunku cogu hayvan ve bitki turu evcillestirilemez. Sapiens lezzetli mantarlari toplayip yunlu mamutlari avlayabilir ama bunlari evcillestirmek soz konusu bile degildir. Mantarlar evcillestirmek icin fazla guvenilmezdir, dev hayvanlar ise cok vahsi. Iste tarim devrimi de bu evcillestirilebilen hayvan ve bitki turlerinin yogun oldugu yerlerde ortaya cikti.

Tarim devrimi insanlarin daha da zekilestiginin bir kaniti degildir. Avci toplayici insan doganin sirlarini bilmenin yaninda, zamanlarinin buyuk bir bolumunu cesitli ve insani zihinsel olarak uyaran faaliyetlere geciriyorlardi.  Yani Tarim Devrimi insanligin elindeki toplam gida miktarini kesin olarak artirdi ancak daha iyi bir beslenme veya daha cok keyifli zaman yaratmadi. Daha ziyade nufus patlamasina yol acarak simarik seckinler yaratti: Ortalama ciftci ortalama avci toplayicidan daha fazla calisarak karsiliginda daha kotu besinlere sahip oldu.

Peki neden bu kadar zahmete katlandi insanoglu sirf bugday yetistirmek icin?

Bugday yetistirmek zor istir. Etrafindaki otlarin kayalarin temizlenmesi gerekir. Eski iskeletler incelendiginde tarima gecisin insanlara bel fitigi, eklemlerde kireclenme ve diger fitiklar olarak geri dondugu gorulmektedir.

Bu tarimsal islemler o kadar zaman almaktaydi ki insanlar bugday tarlalarinin yakininina kalici yerlesimler kurmak zorunda kaldilar. Biz bugdayi evcillestirmedik, Bugday bizi evcillestirdi.

Tahillara dayali bir beslenme bicimi mineral ve vitamin yonunden zayif, sindirimi zor ayrica dis ve disetlerine zararlidir.

Tahillara bagimlilik ekonomik guvensizlik de yaratti: Eger yagmurlar yetersiz kalir veya cekirge suruleri ve mantarlar bu bitkileri nasil eline gecireceklerini kesfederse, binlerce hatta milyonlarca koylu olebilirdi.

This slideshow requires JavaScript.

Bugday insanlardan gelen siddete karsi da guvence sunan bir sey degildi. Guclu bir dusman bir tarim koyunu tehdit ettiginde, geri cekilmek tarlalari, evleri ve gida depolarini birakip gitmek anlamina gelirdi. Cogu zaman, kacanlar aclikla savasirdi. Bu yuzden ciftciler olduklari yerde kalip gucleri yettigince savasmayi secerlerdi.

Peki neden butun bunlara ragmen bugday yetistirdik? Insanlara, birey olarak hic bir sey vermedi ama bir tur olarak Sapiens’e katki yapti. Bugday yetistirmek, insanlara toprak miktarina oranla cok daha fazla gida uretme sansi verdi bu da Sapiens’in katlanarak cogalmasini sagladi.

Hangi akli basinda birey, Homo Sapiens cinsinin sayisi artsin diye kendi standartlarini dusurur?

Daha cok bugday urettikce ve yerlesim arttikca, aileler daha cok cocuk yaptilar, bu artan bogazi doyurmak icin daha cok bugday ekip bicmek gerekti. cocuklari anne sutu yerine yulaf lapasiyla da besleyince cocuk olumleri artti. Her 3 cocuktan biri 20 yasini goremeden oluyordu. Ama nufus artisi hala olumlerden daha buyuktu. her nesil sorgulamadan bir onceki nesil ne yapiyorsa onu yapiyordu.

Kuraklik zamanlarina care olarak depolanan ekinler de guvenlik sorunu yaratmisti, hirsizlara karsi simdi de nobetci koymak zorundaydilar.

9. EVCILLESTIRME

Sanliurfa’nin Haliliye ilcesindeki arkeolojik alan, Gobeklitepe, Dunya icin cok buyuk bir oneme sahiptir. MO 10,000-12,000 li yillara ait bu kalintilar yer yuzunun en eski tapinagina isaret ediyor. Isin ilginc yani, Gobeklitepe’yi insa eden hala avci toplayiciydilar. Bu cok alisilmisin disindaydi cunku tapinak yapan toplumun yerlesik duzene coktan gecmis olmasi beklenir. Bir baska ilginc detaysa bugdayla ilgili: Genetikciler yillar boyunca evcillestirilmis bugdayin kokeninin aramaktaydi. yakin zamandaki kesifler en azindan evcillestirilmis bir turun (kucuk kizil bugday) Gobekli Tepe’ye 30 KM mesafedeki Karacadag tepelerinde ortaya ciktigini gosteriyor.

Bu asagidaki kisa 10 dakikalik belgesel Gobekli Tepe bu evcil budgayla ilgili. Dikkat: Adamin agir Iskocya Aksani ve ‘Gobekli Tepe’ telafuzu sizi gulumsetebilir 🙂

Hayvanlari da tipki bugdaya yaptiklari gibi evcillestirdiler: En agresif koclar, yani insan kontolune en cok direnc gosterenler ilk once kesilirdi; cok ince ve huysuz disiler de. Cobanlar genellikle suruden uzaklasan merakli koyunlari pek sevmezler. Her nesille birlikte koyunlar daha sisman, daha itaatkar ve daha az merakli hale geldiler.

Zalim Insanoglu – Vejeteryan mi olsak?

Hayvanlarin evcillestirilmesi yuz yillar gectikce giderek daha zalimce bir hale gelen bir dizi vahsi  uygulama sayesinde olmustur. Bakin:

  • Yabani tavuklarin ortalama yasam suresi 7-12 yil, ineginki ise 20-25 yildir.
    Evcil tavuklarin ve ineklerin cogunlugu, bir kac hafta ile bir kac ay arasinda bir surede kesilir – neden 3 ayda azami agirligina ulasan bir horozu 3 yil daha beslemek isteyesiniz?
  • Bogalari, atlari, esekleri ve develeri itaatkar kosum hayvanlarina cevirmek icin dogal icgudulerinin ve sosyal baglarinin yikilmasi, saldirganliklarinin ve cinselliklerinin kontrol edilmesi ve hareket serbestliklerinin kisitlanmasi gerekiyordu.
  • Evcillestirme sureci erkegin hadim edilmesini gerektirir. Bu hem agresifligi azaltir hem de uremeyi kontrol altina alir.
  • Kuzey yeni Gine’de domuzlarin kacmamalarini garanti altina almak icin burunlarindan buyukce bir parcayi keserler, oyleki koklamada aci ceksinler, yonlerini bulamasinlar, sahiplerine bagli hale gelsinler.
  • Baska bir Yeni Gine gelenegi de domuzlarin gozunu cikarmaktir, nereye gittiklerini goremesinler diye.
  • Hayvanlara istedigini yaptirmak icin sut endustrisinin de kendi yontemleri var. Inekler, keciler ve koyunlar ancak yavruladiktan sonra ve ancak bu yavrular emdigi surece sut uretirler. Hayvanin sut uretimini devam ettirmesi icin ciftcinin elinde bu yavrulardan bulunmasi fakat yavrular tam sutu tuketmeden ciftcinin bunu engellemesi gerekmektedir.: Yavrulari dogumdan kisa sure sonra kesmek, annenin tum sutunu sagmak ve sonra tekrar hamile birakmaktir.
  • Pek cok modern sut ciftliginde sut inekleri kesilmeden once yaklasik 5 yil yasar bu 5 yil boyunca inek neredeyse hep hamiledir ve dogum yaptiktan sonraki 60-120 gun boyunca azami sut uretimini saglamak icin ozel olarak beslenir.
  • Bir baska sut sagma teknigi, yavrunun sut emmeye baslamasina izin verip, sut gelir gelmez yavruyu cekmektir. Bu hem anneden hem de yavrudan tepki gorur.
  • Bazi coban kabileleri yavruyu oldurup etini yer, derisini de doldururdu. Ici doldurulmus yavru derisi anneye gosterilerek sut uretiminin artmasi saglanirdi. Sudan’daki bir kabile isi daha gercekci kilmak icin doldurulmus hayvana annenin idrarindan surerdi.
  • Bir Baska Nuer kabilesi teknigi de yavrunun agzinin kenarlarina boynuz takip, annenin canini yakmak ve emzirmeye itiraz etmesini saglamakti.
  • Sahra’da deve yetistiren Tuaregler de yavru develerin ust dudagini ve burnunun bir kismini kesip veya yaralayip sut emmeyi aci verici hale getirerek fazla sut tuketimlerini onleme yontemi gelistirmisti.

Factory Farming7303ef082b2821f2ca4015df5c37f7e8chicken123

10. TARIMA GECIS ‘BIZIM’ KULTURUMUZE BAKIS ACIMIZI DEGISTIRDI

  1. Esyaya onem verir olduk: Avci toplayicilar icin cesitli esyalar biriktirmek cok zordu.
  2. Gelecegi dusunup stres olduk: Tarim alanlari kuculmusken tarima harcanan zaman artmisti. Avci toplayicilar bir sonraki haftayi ve ayi pek dusunmezlerdi. Hasat donemi, mevsimsel ureti dongusu, gelecegi planlamayi gerektirdi.
  3. Hiyerarsik duzenin kolesi olduk: buyuk olcekli politik ve toplumsal sistemlerin kurulmasina yol acan ciftciligin yarattigi baskinin cok genis etkileri vardi. Azimli ve caliskan ciftciler, ne yazik ki, o gunki calismalarinin karsiligi olarak ulasmak istedikleri ekonomik guvenceye neredeyse hic bir zaman ulasamadilar. Her yerde ortaya cikan yoneticiler ve seckinler, koylulerin emegiyle urettigi fazla gidayla beslenip ciftcileri de zar zor hayatta kalabildikleri bir yasama mahkum ettiler.
  4. Savaslar: Tarihteki savaslarin ve devrimlerin cogu gida kitligindan kaynaklanmamistir. Mesela Fransiz Devrimi’nin onculeri ac cifciler degil, zengin avukatlatdi. Ya da Yugoslavya’nin 1991 deki kaynaklari tum ulkeye yeter de artardi bile ancak ulke bolundu ve kan govdeyi goturdu.

Bu tur belalarin kaynagi, insanlarin milyonlarca yil boyunca  bir kac duzine bireyden olusan kucuk gruplar halinde evrimlesmis olmasidir. Tarim Devrimi’ni izleyen ve sehirlerin, kralliklarin ve imparatorluklarin ortaya cikisina taniklik eden bir kac bin yillik sure, kitlsesel is birligini saglayan bir ic gudunun evrimlesmesi icin yeterli degildi.

11. PEKI IS BIRLIGINI NASIL SAGLADIK?

Mitlerle (Mit: kuşaktan kuşağa yayılan, toplumun düş gücü etkisiyle zamanla biçim değiştiren, tanrılar, tanrıçalar, evrenin doğuşu vb.yle ilgili, imgesel, alegorik bir anlatımı olan halk öyküsü-Wiki). Ta avci toplayici zamanlarimizdan beri yaptigimiz gibi, milyonlari mitlerle bagladik. Ne gibi mitler?: Para, Tanrilar, anavatanlar ve anonim ortakliklar hakkinda hikayeler icat ederek ihtiyac duyulan toplumsal baglari sagladilar.

Homo Sapiens’in dogal haklari aslinda yoktur. Tipki orumcekler, sirtlanlar ve sempanzelerin dogal haklari olmadigi gibi; ama bunu hizmetkarlarimiza soylememeliyiz, yoksa geceleyin bizi oldururler.

Askerler, gardiyanlar, yargiclar ve polisler neden inanmadiklari bir hayali duzeni korumak icin ugrassinlar?

12. HAYALI DUZEN ISTEKLERIMIZI NASIL SEKILLENDIRIYOR?

Insanlarin en kisisel istekleri sandiklari bile genelde hayali duzen tarafindan programlanmistir.

Romantiklik, bize kendi potansiyelimizi en ust seviyede gerceklestirebilmek icin olabildigince fazla deneyimimizin olmasini soyler (Yurt disina seyahat, desigik diller ya da danslar ogrenmek gibi)

Tuketicilik akimi da bize mutlu olmamiz icin mumkun oldugunca cok mal ve hizmet tuketmemiz gerektigini soyler (Yoga dersi, masaj, yeni kiyafetler vs.)

Su andaki romantik tuketiciligin ornegini soyle verelim:

happy-halloween-fb-1170x780
Romantik Tuketicilik. Resim: By Steve Israel Deichman, Kasim 21, 2016

Bir milyonerle karisi arasindaki iliski dikenli bir yola girdiginde, adam karisini pahali bir Paris tatiline goturur. Bu gezi, bagimsiz bir istegin degil, romantik tuketicilik akiminin mitlerine duyulan coskulu bir inancin yansimasidir aslinda. Eski Misir’da zengin bir adam, asla iliski problemini karisini babil’e goturerek cozmeyi dusunmezdi. bunun yerine karisina, hep istedigi sasaali bir mezar yaptirirdi.

Hayali Duzen Girdabi…

Insanustu bir cabayla kisisel isteklerimi hayali duzenin ellerinden kurtarsam bile, ben sadece bir kisiyim. Hayali duzeni degistirmek icin milyonlarca yabanciyi benimle is birligi yapmaya ikna etmem gerekir. Zira hayali duzen, kendi hayal gucumde yasattigim ozel bir duzen degil, insanlar arasinda yasayan, binlerce ya da milyonlarcasinin paylastigi hayal gucunde yasayan bir duzendir (Bknz: hukuk, para, tanrilar, milletler)

Peugeot’yu ortadan kaldirmak icin ondan daha guclu bir seyi, soz gelimi Fransiz hukuk sistemini hayal edebilmemiz gerekir. Fransiz hukuk sistemini ortadan kaldirabilmek icin ondan daha guclu bir seyi, mesela Fransiz devletini hayal edebilmemiz gerekir. Eger bunu da ortadan kaldirmak istersek bundan da guclu bir seyi hayal edebilmemiz gerekir.

Hayali duzen disinda bir yol mumkun degil. Etrafimizdaki hapishane duvarlarini yikip ozgurluge kostugumuzda aslinda daha buyuk bir hapishanenin genis bahcesine dogru kosuyoruz.

Evrimsel baskilar , avci toplayici olan insanin beynini cok ciddi miktarda botanik, zoolojik, topografik ve toplumsal bilgiyi depolayacak sekilde gelistirdi.

Tarim devrimi’nin hemen oncesinde cok karmasik toplumlar gelismeye basladiginda cok onemli ve yeni bir bilgi turu ortaya cikti: sayilar. Avci toplayicilarin agacta kac tane meyve oldugunu bilmesine gerek yoktu. Matematiksel veriyi saklama ihtiyaci duymamislardi.

maxresdefault (1)
Numbers in ancient Egypt

Zamanla tarima gecince, vergiler, borclar, urun hasat sayimi, saklanip islenmesi gereken milyonlarca ufak tefek veri ortaya cikardi. Insanoglu tum bunlari zihinde hesaplayacak ve zihinde tutacak kadar kapasiteli degildi. Bu nedenle bir kac bin yil sistem coktu. Insanlarin toplumsal aglari, gorece kucuk ve basit kalmaya devam etti.

MO 3000-3500 yillarinda Sumerler veri isleme sistemini buldu: Yazi. hatta ilk yazilan tablette ‘Bilmemne kisiden su kadar arpa alindi’ seklindeydi, romantik bir siir degildi yani 🙂

Yazarin en sevdigim paragrafi de su:

“Insan bilincinin hizmetcisi olarak dogan yazi, giderek insanin sahibi haline geldi. Bilgisayarlarimiz Homo Sapiens’in nasil konustugunu, hissettigini ve hayal kurdugunu anlayamadigindan, biz de bilgisayarlarin anlayabilmesi icin Homo Sapiens‘e sayilarin dilinden konusmayi, hayal kurmayi ve hissetmeyi ogretiyoruz.”

13. HAYALI HIYERARSILER

Tum toplumlar hayali hiyerarsiler uzerine kuruludur ama bu hiyerarsiler farklilik gosterir. Bu farklar nasil ortaya cikar? Neden geleneksel Hint toplumu insanlari kasta gore siralarken Osmanli toplumu dine, Amerikan toplumu ise irka gore siralamistir? Cogu durumda hiyerarsi, kazara biraraya gelen bir dizi tarihi durumun sonucu olarak ortaya cikmis ve durumdan avantaj saglayan gruplarin olusmasiyla da nesiller boyunca geliserek kalici hale gelmistir.

Kast sisteminin kokeni: Muhtemelen biyolojik hayatta kalma ic gudusuyle dogdu. Insanlarin olasi hastalik kaynaklarindan uzak durmasini saglayan bir mekanizmadir. Her hangi bir insan grubunu (kadinlar, yahudiler, cingeneler, escinseller, siyahiler) yalitilmis kilmanin en iyi yolu herkesi bu kisilerin bir ‘kirlilik’ kaynagi olduguna inandirmaktir.

Kadin-erkek hiyerarsisi yalani

Neyi Biyolojinin belirledigini, neyin insanlar tarafindan biyolojik mitler kullanilarak hakli cikarilmaya calisildigininasil bilebiliriz? Bunu anlamak icin onemli kurallardan biri: “Biyoloji izin verir, kultur engeller” kuralidir. Biyoloji, cok genis bir yelpazedeki olasiliklara hosgoruyle yaklasir. Insanlari bazi olasiliklari fark etmeye zorlayip digerlerini yasaklayan kulturdur. Biyoloji kadinlarin cocuk dogurmasini saglarken, bazi kulturlerse kadinlari bu olasiligi fark etmeye zorlarlar. Biyoloji insanlarin birbirleriyle cinsel iliskiye girmekten zevk almasini saglarken, bazi kulturlerse onlarin bu firsati farketmesini yasaklarlar.

Kultur genellikle sadece dogal olmayan seyleri yasakladigini one surer ama biyolojik bir perspektiften bakinca her sey dogaldir. Mumkun olan sey, tanim geregi dogaldir. Gercekte dogal olmayan ya da dogaya aykiri olan hic bir tavir zaten ayakta kalamaz, bu yuzden de yasaklanmasina gerek yoktur. Hicbir kultur insanlarin fotosentez yapmasini, kadinlarin isik hizindan daha hizli kosmasini veya negatif yuklu elektronlarin birbirine dogru cekilmesini yasaklamaya kalkmamistir.

Gercekte ‘dogal’ ve ‘dogal olmayan’ kavramlari, biyolojiden degil Hristiyan ilahiyatindan alinmadir. “Dogal”in ilahiyattaki anlami, ‘Dogayi yaratan Tanri’nin niyetiyle uyumlu’ dur.

Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet ayrimi…

Biyolojik olarak insanlar erkekler ve disiler olarak ayrilmistir. Homo Sapiens’in bir X, bir de Y kromozomu olan erkek, iki X kromozomu olansa disidir. Ama ‘erkek’ ve ‘kadin’ biyolojik degil, toplumsal kategorilerdir.

Eski’nin krallari (bakiniz asagi da) bugunun ‘erkek’ (toplumsal kategori) tanimina uymuyor gibi gorunuyor, neden?

This slideshow requires JavaScript.

Cinsiyet-p1

Erkeklerin nesi bu kadar iyi?

En azindan Tarim Devrim’inden beri, cogu insan toplulugu erkeklere kadinlardan daha fazla deger veren ataerkiltoplumlardir. erkek olmak hep daha ayricalikli olmustur. Ama neden? Bir cok teori soz konusu ve hic biri inandirici degil:

  1. Kas Gucu:  “Erkekler kadinlardan daha gucludur’ onermesi sadece ortalama icin gecerlidir ve gucten ne anladiginiza baglidir. Kadinlar genellikle acliga, hastaliga ve yorgunluga erkeklerden daha dayaniklidir. Ayrica kadinlar tarih boyunca fiziksel guc gerektirmeyen (rahiplik, hukuk ve siyaset gibi) islerin tamamindan dislandiklari gibi, agir fiziksel guc gerektiren pek cok ise zorlanmislardir. Ikinci problemse: insanlarda fiziksel gucle sosyal guc arasinda dogrudan iliski yoktur. mesela genc insanlar fiziksel olarak daha guclu olsalar da, yaslilar genellikle genclerden daha ustun ve soz sahibidirler. Aslinda insanlik tarihi de fiziksel gucle sosyal guc arasindan genellikle ters yonlu bir ilski oldugunu gosterir. Cogu toplumda asagi siniflar agir isleri yapar.
  2. Toplumun Pislikleri: “Erkek egemenligi saldirganliklarindan gelir” teorisi. Yine de savasanlarin erkek olmasi, hem savasi yonetenlerin hem de tum getirilerinden faydalananlarin erkekler olmasi sonucunu mu dogurur? kadinlar genelde erkeklerden daha iyi yonlendirici olduklari gibi, sakinlestirme becerisi yuksek kisiler olarak gosterilirler, ayrica empatileri de daha yuksektir.
  3. Ataerkil genler: “Erkekler dogurgan kadinlari hamile birakabilmek icin birbirleriyle yaristiklarindan, ureme sansina sahip olabilmeleri her seyddeen once rakiplerini altedebilmelerine bagliydi.  Zaman gectikce gelecek nesillere en hirsli, saldirgan ve rekabetci erkeklerin genleri aktarilmis oldu. Kadinlarsa uysal bakici genler gelistirdi” teorisi. Bu tur bir dinamik aslinda anaerkil bir toplum dogurmalidir: kadinlarin bakima ihtiyac duymasinin kadinlari niye diger kadinlara degil de erkeklere muhtac ettigi, erkek rekabetciliginin erkegi toplumda nasil baskin hale getirdigi buyuk soru isaretidir. Nasil oluyor da tum basarisini isbirligine borclu olan bir turde daha az isbirligine yatkin olacagi varsayilan bireyler (erkekler) daha cok is birligi yapmaya musait oldugu varsayilan bireylere (kadinlar) ustunluk kurabiliyor?

domestic-violence-

En buyuk soru… biz bu hiyerarsilerle bu kadar ayrismisken nasil hala bi sekilde birarada durabildik?

Cevabi: Din, imparatorluklar ve para (Ayni tanriya inanmayan veya ayni krala itaat etmeyen insanlar seve seve ayni parayi kullaniyorlar?!).

Kulturel Farkliligin guzelligi: Dusuncelerimizdeki, fikirlerimizdeki ver degerlerimizdeki uyumsuzluklar bizi arastirmaya, elestirmeye, ve yeniden degerlendirmeye mecbur eder. Insanlar birbiriyle celisen degerler ve inanclara sahip olmasaydi muhtemelen herhangi bir insan kulturu olusturmak ve surdurmek mumkun  olmazdi.

14. PARA

Yazarin bu lafi cok guzel: “Para, su ana kadar yaratilmis en evrensel ve en etkili karsilikli guven sistemidir.”

Money 2

Para nasil basladi?

Avci toplayicilar kucuk kabileler olduklari icin paraya ya da takasa ihtiyaclari yoktu. Kimin hangi iste iyi oldugu belliydi ve lazim olan seyler paylasiliyordu. Ancak karmasik yerlesik tarim sistemine gecildiginde uzamanlasmalar, takasi gerektirdi: Uzmanlar (marangoz, ciftci, nalbur, vb) arasinda takas nasil gerceklestirilecekti?

Avci toplayici zamanindaki gibi iyilik ve zorunluluklara dayali bir ekonomi, cok sayida yabancinin is birligi yapmaya calistigi bir ortamda yuruyemez. Bir kardese ya da komsuya bedava yardim etmek ayri seydir, iyiliginizin karsiligini asla veremeyecek bir yabanciyla ilgilenmek ayri. Takas iyi bir yontemdir, ancak sadece sinirli sayida urun soz konusu oldugunda etkilidir ve karmasik bir ekonominin temelini olusturamaz.

Ticaretin mumkun olmasi icin iki tarafin da elinde digerinin istedigi urunden bulunmasi gerekir.

Para pek cok yerde ve farkli zamanlarda icat edildi. Paranin icadi teknolojik bir donm noktasi degil, zihinsel bir devrimdi. Bu devrim, sadece insanlarin ortak hayal gucunde yasayan yeni bir gercekligin yaratilmasinda gizliydi.

Madeni para basimi icat edilmeden cok onceleri de mevcut olan para, cesitli kulturlerde farkli esyalar kullanilarak gelisti: deniz kabugu, kakao cekirdegi, hayvan derisi, tuz, tohum, boncuk, kumas ve taahhutname gibi.

Ama neden madeni para kazandi?…

  • Cunku tasinabilir – tasimasi kolay.
  • Depolamasi kolay.
  • Cok yer kaplamaz.
  • Para ile her seyi her seyle degistirebilirsin: Ordudan atilmis bir asker universite ogrenim ucretini askerdeki birikimiyle karsilayinca, kas gucu, beyin gucune donusmus olur.

Para birikimleri kolay ve ucuz bicimde donusturebildigi, depolayabildigi ve tasiyabildigi icin dinamik piyasalarin ve karmasik ticari aglarin olusumuna hayati katki yapmistir.

Dine gecmeden once, onemli bir anektot da kitabin 199. sayfasindan ” Evrim diger sosyal memeliler gibi Homo Sapiens’i de yabanci dusmani (ksenofobik) yaratiklar haline getirmisti. Sapiens icgudusel olarak insanligi ‘biz’ ve ‘onlar’ olarak ikiye bolmustu.”

Kolonilesme ve bir halkin bir baska ulkeyi ele gecirmesi ile ilgili de fazla iyimser yazar Yuval. Diyor ki: “Eger zalim bir imparatorlugun mirasini onceki ‘otantik’ kulturleri yeniden kurmak ve korumak amaciyla reddetsek bile, muhtemelen savunacagimiz sey daha eski ve en az ayni derecede zalim baska bir imparatorlugun mirasi olurdu” (Mesela Ingiltere’nin Hindistana hakimiyeti gibi) (Vay beeee)

15. DIN

Din bugun cogunlukla ayrimcilik ve anlasmazlik kaynagi gibi gorulse de, para ve imparatorluklarla birlikte insanligi en iyi birlestiren 3. sey olarak sayilabilir. Tum toplumsal hiyerarsiler ve duzenler hayali oldugundan kirilgandir ve toplum buyudukce kirilganlik artar.  Dinler, yasalarimizin, insanlarin kaprisi degil, mutlak ve ustun bir otorite tarafindan buyurulmus emirler oldugunu soylerler. Bu da en azindan bazi temel yasalarin elestiriden muaf olmasini  saglayarak toplumsal istikrari saglar.

Animizm en basta bilinen din. Avci toplayicilar animistti: Amimizm tabiata ait olan her şeyde, şuurlu bir yaşayış bulunduğunu ileri süren doktrindir. mesela, ilkçağlarda yahudilerin gök gürültüsünü “yahova’nın sesi” olarak adlandırmaları, animist bir yaklaşımdır.

7917807_orig
Animist Resimleme

Sonra cok tanrili dinler ortaya cikti, en son da tek tanrili dinler.

Tarim devrimi, beraberinde dini devrimi de getirdi. Avci toplayicilar yabani bitkiler toplayip hayvanlari avliyorlardi ama bunlari Homo Sapiens’e esit goruyorlardi. Insanlarin koyun avlamasi koyunu insandan asagi yapmiyordu, tipki kaplanin insan avlamasinin insani daha asagi yapmadigi gibi.  Tarim Devrimi’nin ilk dini sonucu, bitkileri ve hayvanlari ruhani yuvarlak bir masanin esit uyelerinden birer metaya cevirmesidir.

Antik cag mitolojilerinin buyuk bir bolumu aslinda insanlarin bitkiler ve hayvanlar uzerinde hakimiyet kurabilme karsiliginda tanriya ebediyen sadakat sozu vermesidir. Tarim devriminden sonraki binlerce yil boyunca dini ayinler buyuk olcude, insanlarin ilahi guclere cesitli kurbanlar vermesi karsiliginda tanrilarin da insanlara bereketli hasatlar ve dogurgan suruler sozu bahsetmesi olarak ozetlenebilir.

Sayisiz Hristiyan, Musluman ve Yahudi, iyi Tanri’nin Seytan’la mucadelesinde bizim yardimimiza ihtiyac duydugunu dusunecek kadar ileri gittiler. Bu yaklasim diger baska seylerin yaninda Hacli seferlerinin ve cihatlarin da ilham kaynagiydi.

Animistler insanlarin dunyada yasayan pek cok yaratiktan biri oldugunu dusunurlerdi, coktanricilar ise giderek dunyayi insanlarla tanrilar arasindaki iliskilerin bir yansimasi olarak gormeye basladi.

Coktanriciligin tek tanriciliktan farkli olan ic gorusu dunyayi yoneten ustun gucun cikarlari ve on yargilari olmamasi, dolayisiyla da insanlarin dunyevi istekleri, kaygilari ve endiselerinden muaf olmasidir.

This slideshow requires JavaScript.

Katolikler ve protestanlar arasindaki fark

Katolikler ve Protestanlar arasindaki din savaslari Avrupa’yi ozellikle 16. ve 17. yuzyilda kasip kavurmustu. Bu savaslara katilanlarin hepsi Isa’nin ilahi ozelligini, sevgi ve sefkat hakikatini kabul ediyor ama bunlari yasama biciminde anlasamiyorlardi. Protestanlar, tanrinin oglunun insan bedeninde dunyaya geldigini, insanlik icin canini carmihta feda ettigini, boylece kurtulusun ve olumsuzlugun yolunu acarak kendisine inanan ve bu inanci yasayan herkese de cennetin kapilarini actigina inanirlar. Katolikler bu inanci yeterli bulmazlar, cennete girmek icin inananlarin kiliseye gitmeleri ve sevap islemeleri de gerektigini dusunurler. Protestanlar reddettikleri bu inancin Tanri’nin buyuklugunu ve sevgisini asagiladigini one surerler.

Budizm nedir?

Bu din daha cok ibadet edene odaklidir: Arzular aci cekmeye sebep olur. Aci cekmekten tamamen kurtulmanin tek yolu da arzu duymaktan tamamen kurtulmaktir. Bunu yapmanin tek yolu da gercekligi oldugu gibi yasamasi ici zihni egitmektir. Zihni ‘Su anda ne yasiyor olabilirdim?’ degil de “Su anda ne yasiyorum? ‘ a yoneltmektir.

Kitabin sonlarina dogru…

Kitabin sonlarina dogru modern Sapiens ten bahsediyor yazar. Sanayi devrimi’nden sonraki kapitalist ve tuketimci akimin ekonomiyi, hayvanlara hunharca davranma hakkini kendinde gormeyi,  insan iliskilerini nasil etkiledigini detaylica anlatiyor. Afrika’nin hunharca kapitalist sistem adi altinda Avrupa ulkeleri tarafindan somurulmesine yer vermis 327. sayfada.

Devletler ve piyasalar insanlara reddedemeyecekleri bir teklifle geldi: “Birey olun! Ailenizden izin almadan kiminle istiyorsaniz onunla evlenin. Buyuklerinize ragmen istediginiz isi yapin. Ailenizle yemek yiyemeyecek de olsaniz istediginiz yerde yasayin. Artik ailenize ve toplulugunuza bagimli degilsiniz. Biz devlet ve piyasa olarak size bakacagiz. Size gida, barinma, egitim, saglik, sosyal haklar ve is verecegiz. Issizlik maasi, sigorta ve koruma saglayacagiz.” Bugun, ebeveyn otoritesi buyuk gerileme yasiyor ve gencler anne babalarina gitgide daha az itaat ediyorlar. Ama hala cocuklarinin yasamlarindaki hemen her yanlistan sorumlu tutuluyorlar.

o-TEEN-FIGHTING-PARENTS-facebook

16. ASLINDA SAPIENS EN BARISCIL CAGINDA, UZULMEYIN

Yazar diyor ki gunumuzde cogu insan ne kadar bariscil bir cagda yasadigimizin farkinda degil. Hicbirimiz 1000 yil once hayatta degildik o yuzden de dunyanin eskiden ne kadar daha vahsi oldugunu tam da bilemiyoruz. Cok sayida insan bugun Irak’taki ve Afganistan’daki savaslara dikkat ederken, Hintlilerin veya Brezilyalilarin baris icinde yasadiklarini unutuyor.

Tarihi sureci makro duzeyde anlayabilmek icin bireysel hikayeler yerine buyuk resmi incelememiz gerekir. 2000’yilinda:

  • Savaslar 310,000,
  • Cinayetler 520,000

kisinin olumune sebep oldu. Her bir olum bir dunyanin yok olmasina, bir ailenin mahvolmasina sebep oldu,

Ama makro duzeyde 2000 yilinda:

  • Bu 830 (310+520)  bin kurban, dunyada o yil olen 56 milyon insanin sadece %1.5 ugunu olusturur.
  • Ayni yil 1,260,000 insan trafik kazalarinda
  • 815,000 kisi de inthihar ederek oldu.

Burda da goruluyorki gunumuzde tum terorizm ve savas tartismalarina ragmen, ortalama bir insanin kendini oldurme ihtimali bir terorist, asker veya uyusturucu saticisi tarafindan oldurulme ihtimali daha yuksek. 11 Eylul saldirilarinin oldugu yil intihar ederek olenlerin sayisi 873,000 (toplam olumlerin %1.53’u), teror ve savaslardan olenlerin sayisi (askerler dahil) 172,000 (toplam olumlerin %0.3’u)  – toplam olum sayisi 57,000,000. Ama o gun, teror insanlara unutulmayacak bir korku dalgasi yaydi bir kere. Kimse Inanilmaz yuksek oranda olan intiharlardan dolayi korkmuyor. Bence bu daha korkutucu.

Gordugunuz gibi rakamlar, halkin korkularini dogrular nitelikte degil.

17. MUTLU MU SAPIENS?

Ar-GI5oCIAEL2RE

Ayak izi ruzgarin olmadigi ayda bozulmamis halde duran  Neil Armstrong, 30 bin yil once Chauvet’ Magarasi’nin duvarina el izini birakan isimsiz avci toplayici’dan daha mutlu muydu? Eger daha mutlu degilse tarimi, sehirleri, yaziyi, parayi, imparatorluklari, bilimi ve sanayiyi gelistirmenin anlami neydi?

Arastirmacilar bu sorulari sormaya cekiniyor.

Aile ve toplulugun mutlulugumuz uzerinde para ve sagliktan daha fazla etkisi var gibi gorunuyor. Siki baglara sahip ve destekleyici ailelerle topluluklarda yasayan insanlar, problemli aileleri olan ve hic bir zaman ait olacaklari bir topluluk bulamamis (veya aramamis) insanlardan belirgin sekilde daha mutlular.

Olay su:

kendisini cok seven bir esi, yakin iliskilere sahip toplulugu ve ailesi olan culsuz bir engelli, eger fakirligi cok siddetli degil ve hastaligi kotulesmiyorsa veya cok acili degilse, yalniz ve her seye yabancilasmis bir milyarderden cok daha mutlu olabilir (Bknz. Anthony Bourdain veya Mehmet Piskin olayi)

Tum bu calismalarin en onemli bulgusuysa mutlulugun zenginlik, saglik hatta topluluk gibi olculebilir kosullara bagli olmadigidir. Mutluluk daha ziyade somut durumla soyut beklentiler arasindaki iliskiye baglidir.

Eger mutluluk  beklentiyle alakaliysa, toplumumuzun iki temel diregi- medya ve reklamcilik- farkinda olmadan da olsa, dunyanin mutluluk rezervlerini sonuna kadar tuketiyor demektir.

Bu yuzden de ucuncu dunya ulkelerinde memnuniyetsizlik sadece fakirlik, hastalik, yozlasma ve politik baskidan degil, surekli olarak Birinci Sunya standartlarina maruz kalmaktan da kaynaklaniyor olabilir.

Misirlilarin fiziksel kosullari hic simdiki kadar iyi olmamisti. Dolayisiyla bu insanlarin 2011’de sokaklarda dans ederek Allah’a sukredeceklerini dusunebilirdiniz, oysa onlar ayaklanarak Mubarek’i devirdiler. Sonucta, kendilerini firavunlarin yonetiminde yasayan atalariyla degil, Obama’nin Amerikasi’ndakilerle kiyasliyorlardi.

18. SON SOZ

Insan giderek kendini tanrisallastiriyor: Dogal secilimin yerine akilli tasarimin konmasi su 3 yoldan biriyle olabilir: biyoloji muhendisligi, siborg muhendisligi (organik ve organik olmayan parcalarin bir araya geldigi varliklar) ve inorganik yasamin yaratilmasi.

steven

Baskalarini icguduyle coktan otekilestirmis, kendini diger tum canli turlerine hukmediyor goren, kendi yarattigi hayali duzenler icinde yalan bir mutluluk yasayan, hirsli, olume meydan okuyan bir memeli Homo Sapiens. Tanri olmaya calisan bir hayvan.

Kanolardan uzay mekiklerine vardik ama kimse nereye gittigimizi bilmiyor. Kimseye hesap vermiyoruz, diger hayvanlari ve etrafimizdaki eko sistemi surekli mahvediyoruz  ve sadece kendi konfor ve eglencemizi dusunuyoruz, yine de tatmin olmuyoruz, yine de hala memnuniyetsiziz.

Ne istedigini bilmeyen, tatminsiz ve sorumsuz tanrilardan daha tehlikeli bir sey olabilir mi?

Author:

Science lover, book enthusiast, a nerd who dedicated herself to education.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.